Sabah plazanın kapısına geldiğimde duraksayıp etrafıma bakmaya başladım. İleri geri yürüyordum. Sanırım o kapıdan girmeyi hiç istemiyordum. Ama yetişkinler dünyasını bilirsiniz, isteyip istememek bir mesele olmamalı, sadece o şeyi yapmalısınız. Derken bir anda eşikten geçerken buldum kendimi. Artık en zor adımı atmıştım. Hızlıca asansörlere yürüdüm ve 25’e tıkladım. Zamanın durduğu bu kısa yolculuk nihayet bitmişti. Kapı açıldı ve kendimi ofiste buldum. Herkes bir koşturmaca halindeydi.
Şirketin tüm gerginliği o koridorlardan geçen insanların yüzünde yankılanıyordu. Daha fazla bu manzaraya şahit olmamak için koşar adımlarla büyük toplantı odasına girdim. Koltukların çoğu çoktan dolmuştu. Herkesin gözlerinde sinsi bir bakış vardı. En karizmatik halimi takınarak koltuğuma oturdum ve beklemeye başladım. Bugün bu masada büyük bir ihale yapılacaktı. İhale’nin asıl meselesi de kaktüstü. Evet, yanlış duymadınız, kaktüs! 4 ay sonra gerçekleşecek bir moda defilesinin süslemesinde kullanılacak kaktüsleri hangi firmanın sağlayacağı da büyük bir merak konusuydu. 30-40 yaşlarında 22 insanın bugün burada olmasının sebebi de buydu. Fakat hiçbirinin bizim karşımızda şansı olmadığını bilmiyorlardı. Bunun sebebi ise yıllardır herkesten sır gibi sakladığımız özel vitaminimizdi.
Yaklaşık 5 sene önceki Asya ziyaretimde bir şamanla tanışmıştım. Tibet’in dik yamaçlarındaki bir kulübede yaşayan bu şaman, 102 yaşında olmasına rağmen en fazla 40 gösteriyordu. Namı dilden dile dolaşan bu şamanla tanışmaya gittiğimde gözlerime inanamadım. Kısa süre içinde, içtiği sıvı bir vitaminin bu durumun sebebi olduğunu anladım ve bunu benimle paylaşmasını istedim. Kapitalist sistemden bihaber olan bu şaman bana seve seve yardım etti. Ben de Türkiye’ye geri dönünce hemen çalışmalara başlayıp bu vitamini çoğaltma işlemlerine giriştim. O sıralar bunu nasıl paraya dökebilirim diye düşünürken aklıma bitki işine girmek geldi. Çünkü bu vitamin canlı cansız her şeyi sihirli şekilde iyileştiriyor ve göz alıcı hale getiriyordu. Evet, kozmetik sektörünü de düşündüm. Ama tüm kadınlar çok genç ve güzel olsa dünya çekilmez bir yer olmaz mıydı? Bu kötülüğü yapamazdım.
Kısa süre içinde namımız duyuldu ve herkes bitkilerimizi konuşmaya başladı. Özellikle dillere destan kaktüslerimiz. İşte bugün de burada olmamın sebebi bu. Eğer bu ihaleyi de kaparsam artık sarsılmaz bir imparatorluğum olacaktı. Tüm dünyaya adımı duyuracak ve devler liginin başını çekecektim.
Düşünceler silsilesi içindeyken elinde bir şişe tutan keskin bakışlı, uzun boylu bir adam girdi içeri.
Gözlerini bana dikti ve “Bunu açıklamak ister misiniz?” dedi. Daha ne olduğunu anlamadan 2 siyahi ve 3 beyaz polis içeri girdi, yanıma geldi ve ellerini omuzlarımın üstüne koydu. Karşımdaki uzun boylu adam “Hanımefendi yasadışı bu maddeyi kullanarak ticarette kullanmaktan tutuklusunuz. Söylediğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılacaktır.” Dedi ve yanımdaki polisler kollarımdan tutarak beni kaldırdılar. Şaşkın bakışlarla odadan çıktım. Koridorda yürürken neler yaşadığımı bir kere daha düşündüm. Sanırım kapitalizmi anlamayan o şaman değildi, bendim.